Bin Damla Gözyaşı | Kitap Yorumu

by - Eylül 08, 2018


Bin Damla Gözyaşı | Kitap Yorumu



“Çok güzel ve kocaman açmış çiçeklerin olduğu bir halının üzerinde, sevdiğim müziği dinleyerek uykuya dalsam ne güzel olurdu…”

Böyleydi son cümleleri Aya Kito’nun.

On dört yaşında amansız bir hastalığa yakalanmıştı Aya. Beyincik ve omurilikteki hücrelerin dejenere olması sonucu artık onu zor günler bekliyordu. Ama o hâlâ kendini iyi hissederken durmadan yazdı. Yaşadıklarını, yüzleştiği hastalıkla mücadelesini ve en önemlisi de hiç bitmeyen yaşama sevincini…

Ta ki bir süre sonra omuriliği işlevini yerine getiremeyip kasları gittikçe güçsüzleşene, vücut beynin komutlarını dinlemez hâle gelip giderek yürümekte zorlanana, Aya kelimeleri tam olarak çıkaramayıp elleri istem dışı hareket edene ve öyle ki o çok sevdiği günlüğüne artık tek bir kelime bile yazamayıp yatağa bağımlı olana kadar…
Sonrası mı?
Aya’nın kalan kısa ömrünün bu hazin hikâyesini annesi Shioka Kito ve doktoru Hiroko Yamamoto anlatımlarıyla taçlandırdı ve bu metin kitaplaştırılarak Japonya’da yayımlandı. İlerleyen yıllarda da “One Liter of Tears” ismiyle diziye uyarlanıp oldukça ses getiren Bin Damla Gözyaşı, yurt dışında milyonlarca okurun yüreğine dokundu.

Yirmi beş yaşında hayata veda eden Aya Kito’nun günlüklerinde sizleri biraz umut, biraz hüzün, bolca ders ve akıtılacak bin damla gözyaşı bekliyor…




Kitabı okuduktan sonra yapabildiğim tek şey sağlıklı bir bedene sahip olduğum için şükretmek.



Bin Damla Gözyaşı, Aya’nın günlüklerinden oluşan gerçek bir hayat hikayesi. Aya, on dört yaşında başarılı bir ortaokul öğrencisiyken bir gün vücudunda ters giden bir şeyler olduğunu fark ediyor. Gittikçe zayıflıyor, hareketlerini bazen kontrol edemiyor ve yürüyüşünde titremeler meydana geliyor. Aya’ya spino-serebellar ataksi teşhisi konuluyor. Bu hastalığın maalesef ne o yıllarda (1977) ne de günümüzde hâlâ bir tedavisi yok. Aya da ilaçlarla sadece hastalığın belirtilerini geciktiriyor, bastırıyor.


Günden güne güçsüzleşen Aya, kendi sağlık durumuna değil de ailesinin üzülmesine sebep olduğu için üzülüyor. Bir gün sağlıklı bir bedene sahipken yarın tek başına yürüyemeyecek, yemek yiyemeyecek konumuna gelmenin psikolojisini Aya’nın günlükleriyle anlamaya çalışıyoruz. “Çalışıyoruz” diyorum çünkü bunu başımıza gelmeden tam olarak anlayabileceğimizi düşünmüyorum.

Aya’nın yaşadığı zorlukları ve bu zorluklara rağmen hâlâ hayata karşı umut dolu olmasını, iyileşmek için gösterdiği çabayı, çevresinde ona yapılan yardımlar için duyduğu minnet ve “yük” duygusunu okurken gözlerinizin dolmamasının imkanı yok. Hele bunun gerçekten yaşanmış olduğunu ve şu an bir yerlerde bunu yaşayan insanların olduğunu bilmek insanı daha çok üzüyor. Bazen hayatta en önemli şeyin sağlık olduğunu unutuyoruz.

“Yaşamak için yazmak istiyorum.” diyen Aya, on yıl sürecek olan bu hastalığının ilk sekiz senesine dair günlük tutabiliyor. Geri kalan iki seneyi maalesef artık tamamen yatağa bağlı olarak geçiriyor.

“Çok güzel ve kocaman açmış çiçeklerin olduğu bir halının üzerinde, sevdiğim müziği dinleyerek uykuya dalsam ne güzel olurdu.” sağlıklıyken söylediği bu söz gibi sevdiği şarkıyı dinleyerek 23 Mayıs 1988 tarihinde sonsuz bir uykuya daldı Aya.

Gerçek bir hikaye için beğendim/beğenmedim gibi bir yorumda bulunmam mümkün değil. Hayattan gerçek bir kesit okumak isteyenlere, en önemli şeyin sağlık olduğunu unutup, hatırlamak isteyenlere bu kitap tavsiyemdir.


Adı: Bin Damla Gözyaşı
Orijinal Adı: 1リットルの涙
Yazarı: Aya Kito
Yayınevi: Portakal Kitap
Çevirmeni: Ümmühan Çiftçi
Sayfa Sayısı: 264
Goodreads Puanı: 4.23
Format: Karton Kapak
Puanım:  

Beğenebileceğin Gönderiler

0 yorum

Abone Ol: