Locke Lamora'nın Yalanları | Kitap Yorumu

by - Mart 01, 2016

Locke Lamora'nın Yalanları | Kitap Yorumu


Camorr şehri, tarihi boyunca pek çok soysuzluğa, yolsuzluğa, uğursuzluğa, hırsızlığa tanıklık etmiş, büyülü atmosferinde her birini tek tek sindirebilmiştir; Camorr'un Belası'nın ismi şehrin nemli duvarlarında yankılanana dek… 
Camorr'un Belası'nın yenilmez bir silahşor, usta bir hırsız, duvarlardan geçebilen bir hayalet ve fakirlerin dostu olduğu söylenir. 
İşte o efsanevi "Bela" narin yapılı, gözü kara ve becerikli Locke Lamora'dır. Locke kimsenin beceremediği bir ustalıkla zenginleri soymasına rağmen, bir başka efsanedeki büyük okçunun aksine çaldıklarından fakirlere tek bir kuruş bile koklatmaz. Locke'un tüm kazancı kendisi ve isimlerinin hakkını fazlasıyla veren hırsızlar çetesi Centilmen Piçler içindir.
Onların sahip olduğu tek ev olan ve her türlü dümen, hile ve numaralarını gerçekleştirdikleri kadim Camorr şehrinin kaprisli ve renkli yeraltı dünyası, içten içe çürümekte ve gizli bir savaş yüzünden parçalanmaktadır. Tek ayak üzerinde onlarca yalan söyleyen Locke ve çetesi, bu büyülü dünyada bu kez tek ayaklarını bile yere basamadan içerisine düştükleri ölüm oyunundan kurtulmak zorundadır.

Bu kitabı bitirmem ne kadar sürdü tam bilmiyorum ama aşağı yukarı 3 hafta sürdü. Şimdi bu yorum benim için zor olacak birazcık. "Rüzgarın Adı'nı sevdiğim için bunu da severim zaten herkes çok beğenmiş."diye düşünüp bir beklentiyle başladım.

Açık konuşmak gerekirse bu kitabı fazla şişirilmiş buldum. Evet konu güzeldi, karakterler mükemmeldi, dünya güzeldi ama benim hoşuma gitmeyen bir şey vardı. Çok fazla konu dışı bilgi verilmişti bence. Okuduktan sonra "Bunu niye anlatıyor şimdi? Bana ne?" dediğim cümleler oldu. Ayrıca fantastik bir dünya var, anlamını bilmediğim bir sürü kelimeler var tabii uzuun anlaşılması güç cümleler kurulunca "Ne dedi şimdi bu? Nerdeydi bu cümlenin başı, hıh evet buldum tekrar okuyayım." diyip cümleleri tekrar tekrar okudum. Tabii çoğu zaman yine bir şey anlamadım. Ama olaylar ile ilgili bilgi vermediğinden anlamamam bir sıkıntı oluşturmadı. O yüzden kitabı bitirmem çok uzun sürdü.
Kitabın konusundan bahsedeyim; Locke Lamora'nın şehrinde bir veba salgın oluyor ve yavaş yavaş herkes ölmeye başlıyor. Bazı çeteler de o şehirden çocukları toplayıp hırsızlık yaptırıyor. Locke'ı da bir çete alıyor. Gerçi çete bunu seçmiyor kendisi o çetenin peşine takılıyor. Locke'ın ebeveynleri veba salgınından önce ölmüşler. Bu yüzden Locke o çeteye girmeden önce de hırsızlık yapıyormuş, eli yatkın. Locke hırsızlık yaparken zevk alıyor. Çaldıklarını harcamayı değil de çalmayı daha çok seviyor. Çaldığı kişi ya da kişilerden akıllı olduğunu düşünüyor.

Locke'ı alan çetenin başındaki adam yani Hırsızbaşı daha ilk günlerdeki Locke'ın bu durdurulamaz, vurdum duymaz, fazla çalma hallerinden şikayetçi. Camorr şehrinin sarıceketlileriyle (bir nevi polisleriyle) Gizli Barış adı altında hırsızlarla bir anlaşmaları var. Polisleri, soyluları soymak yok. Ama bunu Locke daha ilk günlerinde bozuyor ve sarıceketlilerden birini soyuyor. Bu Locke'ın yaptığı ilk ve son yanlış değil tabii. Bir gün Hırsızbaşı artık dayanamıyor ve Gözsüz Rahip'e Locke'ı satmaya gidiyor.
Olaylar böyle başlıyor. Konusunu bu kadar kısa anlattığıma bakmayın aslında asıl olaylardan bahsetmedim ama zaten bahsedersem bu "Kitap özeti" olur. Kitap bir çocukluk dönemine bir şimdiki döneme gidip geliyor. Evet dediğim gibi çok fazla beğenmedim ama kötü bir kitap sayılmazdı. Siz benim gibi bir beklentiyle okumazsanız daha fazla seveceğinize eminim.
Kitap Adı: Locke Lamora'nın Yalanları / The Lies of Locke Lamora 
Serinin Adı: Centilmen Piç #1 / Gentleman Bastard #1
Yazar: Scott LYNCH
Çeviren: Cihan KARAMANCI
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 581
Goodreads Puanı: 4.29
Puanım:    

Beğenebileceğin Gönderiler

0 yorum

Abone Ol: