Anna ve Fransız Öpücüğü - Stephanie Perkins | Kitap Yorumu

by - Ocak 22, 2018

Anna and The French Kiss

Anna ve Fransız Öpücüğü | Kitap Yorumu


Anna ışıklar şehrinde aşkı bulabilecek miydi?
Anna’nın Atlanta’da iyi bir işi, en yakın arkadaşı ve sevgili olup olmadıklarından emin olmadığı hoşlandığı bir çocuk vardı. Lisenin son senesi için de sabırsızlanıyordu. Bu yüzden babası onu beklenmedik bir şekilde, Paris’teki bir yatılı okula yollamaya karar verdiğinde pek de mutlu olmamıştı, ta ki Étienne St. Clair ile tanışana kadar. Tek sorun… çocuğun bir kız arkadaşı vardı ve tabii Anna’nın da neredeyse bir erkek arkadaşı… Kıl payı kaçırılan romantik anlarla dolu bir sene, bir Fransız öpücüğü ile sonuçlanacak mıydı?

Seriyi okumaya ortadan başladığım için sonunu bilsem de yine merak ederek okudum. "Tamam şimdi bunlar öyle olacak ama nasıl olacak?" diyip durdum. Galiba serinin en güzel kitaplarından biriydi. Bunda Anna'nın etkisi çok büyüktü tabii. Diğer kitaplarda ana karakter olan kızlarımızda hep bir sevmediğim taraf vardı 😬 
Anna'yı kendime daha yakın hissettim.
Anna ve Fransız Öpücüğü, genç yetişkin tarzında okuyacağınız en iyi kitaplardan biri bence. Tabii okurken öyle çok büyük beklentiyle başlamayın. Ortalamanın üstünde olduğunu söyleyebilirim ama.

Kitabın dili çok sade ve karakterler arasındaki diyaloglar çok eğlenceli, hani okuyamama dönemindeyseniz sizi o dönemden çekip kurtarır. Gerçekten bazı yerleri okurken "Keşke orada ben de olsaydım ve iki espri de ben yapsaydım." dedim 😂
Anna, Amerika'da yaşayan, film eleştirmeni olmak isteyen bir genç kız. (Film eleştirmeni olmak istemesini çok ilginç bulmuştum.) Ailesi ve en yakın arkadaşı Bridgette ile orada mutlu bir hayatı varken babasının "Hadi kalk, lisenin son senesini Paris'te okuyacaksın. Seni oradaki Amerikan okuluna yazdırdım." cümlesi ile hayatı altüst olur. Böylece Anna'nın Paris macerası başlar.

Stephanie PerkinsAnna, bilmediği bir dilin konuşulduğu ülkede, bilmediği bir okulun yeni öğrencisi olacağı için çok gergin. (Kim gergin olmaz ki?) Yeni arkadaşlar edinemeyeceğini düşünüyor ama hiç de öyle olmuyor. Çok güzel bir arkadaş grubuna dahil oluyor. (Anna bu konuda çok şanslı.) Anna, arkadaş grubundaki bütün kızların sevgilisi, İngiliz aksanlı Etienne St. Clair'den hoşlanmaya başlıyor ama bu hoşlanmanın bir devamı olmayacağı çok belli. Çünkü St. Clair'in bir sevgilisi var. Kaldı ki aralarındaki arkadaşlığı da mahvetmek istemiyor. Ama yan yanayken aralarındaki oluşan elektriği görmemek mümkün değil. 

Peki Anna kalbine söz geçirecek mi dersiniz?
Anna'nın, hatalarını kabul edip bunları düzeltmeye çalışmasını sevdim. St. Clair'in mükemmel bir erkek olmamasını da sevdim. Bu hatalar bence onları daha gerçekçi kılıyordu.

Yorum nasıl da havada kaldı ya 😂 Bu da böyle olsun ne yapayım. Hem romantik olsun hem eğleneyim diyorsanız bu kitap tam size göre ❤️

Anna and the French Kiss

"İkimiz için ev, bir mekan değildi. Bir kişiydi..."
"Kendini tanıdıkça, isteklerini öğrendikçe, bazı şeylerin seni üzmesine daha az izin veriyorsun."
"Neden birbirleri için doğru olan insanlar beraber olamıyordu? Kötü olduğunu bilmelerine rağmen insanlar neden ilişkilerini bitirmekten bu kadar korkuyordu?"
"Peki ne dileyecektim o zaman? İstediğimden emin olmadığım bir şeyi mi? Gerçekten ihtiyacım olup olmadığını bilmediğim birini mi? Yoksa sahip olamayacağımı bildiğim birini mi?”

Adı: Anna ve Fransız Öpücüğü
Orijinal Adı: Anna and The French Kiss
Yazarı: Stephanie Perkins
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Çevirmeni: Su Akaydın
Sayfa Sayısı: 328
Goodreads Puanı: 4.06
Format: Ciltli
Puanım:

Beğenebileceğin Gönderiler

1 yorum

Abone Ol: